Dijitalleşme ile birlikte şirketlerin güvenlik ihtiyaçları yeniden tanımlanıyor. Son yapılan araştırmalar, şirketlerin değişen ihtiyaçlarını karşılayabilecek personel profilinde yaşanan eksikliğe dikkat çekiyor.
Neredeyse her sektör, dijitalleşmeden payını bir şekilde alırken, siber güvenlik endüstrisi de bu dönüşümü en yoğun şekilde yaşayan sektörler arasında yer alıyor. Buna karşın, şirketlerin oluşturdukları mevcut yetenek havuzlarının günümüzün siber güvenlik ihtiyaçlarını karşılayabildiğini söylemek epeyce zor.
Mevcut Risk Haritası: Personel açığı küresel çapta büyüyor
Siber güvenlik endüstrisinde, özellikle 2015 yılından beri yaşanan kalifiye siber güvenlik personeli eksikliğinin, 2022 yılına gelindiğinde dünya genelinde 1,8 milyona ulaşması bekleniyor. Avrupa’ya baktığımızda, 2022 yılına gelindiğinde mevcut güvenlik personelleriyle, bu alandaki pozisyonlar arasındaki farkın 350 bin seviyesine erişeceği öngörülürken, Türkiye özelinde son dönemde yapılan açıklamalar, güvenlik alanında 30 bin kalifiye personel açığı olduğunu ortaya koyuyor.
Özellikle “Machine Learning” ve “IoT” teknolojilerinde yaşanan hızlı gelişim, şirketlerin güvenlik mimarilerini ve siber güvenlik personeli ihtiyaçlarını tekrar gözden geçirmelerine neden oluyor. İlerleyen süreçte, bu alanlardaki gelişmeler ile kontrol edilmesi gereken verinin ve bilginin giderek artacak oluşu, veri analizi ve mühendisliği konularını ön plana çıkarırken, yapay güvenlik zekası ihtiyacını olmazsa olmaz hale getiriyor.
Günümüzde “olgunluk” dönemini yaşayan bulut bilişimin yanı sıra ve buna bağlı gelişen diğer sektörler, siber saldırganlar için önemli bir hedef haline geldi. Dijital ortamda saklanan verilerin güvenliği konusunda gereken farkındalık seviyesinin çok uzağında olan şirketler ve kurumların, dijitalleşmeyi kurum kültürlerine adapte ederken yeni nesil siber güvenlik prosedürlerini de es geçmemeleri gerekiyor.
Siber Güvenlik Endüstrisi: İşsizlik Oranı Yüzde 0
Son dönemde yapılan araştırmalar, siber güvenlik endüstrisinin diğer sektörlerden farkını ve buna bağlı olarak ihtiyaçlarını da ortaya koyuyor. Diğer BT departmanlarının aksine, siber güvenlik alanında önemli bir eleman açığı bulunmuyor. Hali hazırda oldukça iyi bir tablo gibi görünen bu durum, değişen siber güvenlik ihtiyaçları düşünüldüğünde ilerleyen dönemde büyük bir soruna dönüşebilme potansiyeli taşıyor. Bu noktada şirketler ve kurumların, güvenlik departmanları için oluşturdukları yetenek havuzlarını tekrar gözden geçirmeleri gerekiyor.
Bunun yanı sıra şirketler, siber güvenlik personeli seçimlerinde büyük önem taşıyan “yeni mezun” adaylar ile mezuniyet öncesi süreçte de temas kurabilirler. Şirket bünyesinde verilebilecek staj imkanı ve eğitimlerin yanı sıra Linkedin ve Twitter gibi sosyal platformlar üzerinden bu adaylarla ile yapılacak düzenli görüşmeler adayların kariyer planlamalarını yapmalarına yardımcı olabileceği gibi şirketin doğru personeli bulmasına da yardımcı olacaktır.
Konuyu değerlendiren Trend Micro Akdeniz Ülkeleri ve İsrail Genel Müdürü Yakup Börekcioğlu şöyle konuştu:
“İhtiyaçlarını doğru şekilde analiz eden şirketler, siber güvenlik personel seçimi konusunda da benzer bir hassasiyet gösterebilirler. İşe alım sürecinde genellikle Bilgisayar Mühendisliği gibi bölümlerden mezun olan kişiler tercih ediliyor. Bu tercih, her ne kadar risk yönetimi konusunda önemli bir adım olarak öne çıksa da, uzun vadede şirket kültürünün tek yöne doğru gelişmesine ve kalifiye personel açıklarına neden olabiliyor.
Son dönemde savaş alanları da değişmeye başladı. Fiziksel ortamlardan, sanal ortamlara kaymaya başlayan savaşlar, durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor. Özellikle iş dünyası, bu savaşa yeterince hazır değil. 2019 yılına gelindiğinde küresel çapta 2 milyon kalifiye siber güvenlik elemanı açığı oluşacak olması tehlikenin giderek arttığını gösteriyor. Ülkemizde de, küresel pazara paralel olarak, yeni nesil siber güvenlik tehditleri konusunda önemli farkındalık eksiklikleri görülürken, hali hazırda 30 bin siber güvenlik personeli açığı bulunması da bu konuya önem verilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.”
Bu noktada siber güvenlik konusunda lisans eğitimi almamış olsa da, kendisini bu alanda geliştirmeye çalışanın kişilerin yanı sıra sertifika programları üzerinden kendilerini siber güvenlik konusunda geliştirmiş kişiler de tercih edilerek, oluşabilecek güvenlik açıklarının önüne geçilebilir.
Tam korumanın anahtarı: Bütünleşik Güvenlik Yaklaşımı
Küresel çapta internet ve veri güvenliği sağlayıcısı Trend Micro, şirketlere ve kurumlara sunduğu çözümlerle kurumların ve şirketlerin altın değerindeki verilerini koruma konusunda yardımcı oluyor. 2018 yılına Saldırı Tespit ve Önleme Sistemleri alanında Gartner Magic Quadrant ödülü ile başlayan şirket, bu başarısını XGen teknolojisine borçlu.
XGen, sanal yamalama ve makine öğrenimi gibi özellikleri sayesinde kurumlara ve şirketlere, nesiller arası geçiş yapabilen ve bütünleşik bir güvenlik yaklaşımı sunuyor. Trend Micro’nun Bütünleşik Güvenlik Yaklaşımı; yeni ve hedeflenmiş tehditlerin daha iyi ve daha hızlı teşhis edilmesine, önlenmesine ve bu tehditlere karşı aksiyon planı oluşturulmasına olanak tanıyan çok katmanlı bir güvenlik sisteminden meydana geliyor.