Ebeveynler Çocuklarına Internet Kurallarını Nasıl Anlatabilir? 2. Bölüm

Sibel Yılmaz

Önceki yazımda ilk adım olan teknoloji yardımı ile koruma konusundan bahsetmiştim.  Bugün 2. Adım olan çocuğun biilinçlendirilmesi konusundan bahsetmek istiyorum.

Teknik  sınırlamalar çocuğun farkında olmadan bilgisayara gizlice ulaşabilecek tehlikeleri engeller fakat çocuğun  kendi isteği ile yapabileceği  hataları engellemez. Örneğin çocuk hiç tanımadığı biri ile arkadaş olup onunla uygun olmayan yazışmalar yapıyorsa bunu ancak o çocuğu bilinçlendirerek engelleyebiliriz. Çocuğun kendi bilgisayarını son teknolojilerle güvenli hale getirebiliriz  ama  ya arkadaşının bilgisayarını veya okuldaki bilgisayarları?

En doğru yöntem her konuda olduğu gibi, çocuğu bu konuda da bilinçlendirerek farkındalık yaratmak olacaktır. Çocuğumuza ilk kez sokağa kendi başına çıkacağı zaman nelere dikkat etmesini anlatıyoruz; Yabancılara güvenme, sana tanımadığın biri tarafından bir yiyecek veren olursa sakın kabul etme, gibi… Aynı şekilde internet de aslında çocuğun tek başına sokağa çıkması gibi hazırlanması gereken bir ortamdır.  Öncelikle çocuğu ürkütmeden olası tehlikelerden bahsetmek ve nelere dikkat etmesi gerektiğini anlatmak gereklidir.

Ben kızımı önce karşıma alıp internet üzerinden çocukları hedefleyen yaşanmış bir – iki vaka anlattım. Bu onu korkutmak veya uzaklaştırmak için değil karşısındakinin arkadaşı olduğunu zannetse bile olası bir anormal istek karşısında bundan şüphelenmesini sağlayıp hemen bana bilgi vermesi konusunda uyarmak adına yapılmış bir hareketti.  O ana kadar kızım, karşısında yazıştığı kişinin arkadaşı olduğunu düşündüğü kişi olmayabileceğini tahmin bile edemiyordu. Ben, bir kişinin arkadaşının şifresini kırıp arkadaşıymış gibi kendisi ile yazışıp özel bilgilerini isteyebileceğini anlatınca önce şaşırdı.  Bu ona aşağıda vereceğimiz uyarıların  nedenini anlama konusunda yardımcı oldu.

Şimdi isterseniz çocuğumuzu biliçlendirme konusunda ona vereceğimiz ilk korunma uyarılarını sıralayalım:

  •   Kendiniz ile ilgili bilgileri ebeynlerinize sormadan internet üzerinden paylaşmayın. Soyadınız, telefon numaranız, nerede yaşadığınız, okulunuz, v.b.
  • Tanımadığınız kişilerle mesajlaşmayın hele hele fotoğrafınızı paylaşmayın
  • İnternet’ten arkadaş olduğunuz kişilerle gerçek hayatta tanışma planı yapmayın, gerçek hayatta o kişi internette görüldüğünden çok farklı olabilir. Tanışmak isteseniz bile mutlaka ailenizle paylaşın ve görüşmeye birlikte gidin.
  • Tanımadığınız kişilerden gelen hiç bir şeyi açmayın (eposta, dosya veya web sayfası, v.b.)
  • Aileniz dışında kimseye şifrenizi vermeyin.
  • Ailenizi parasal olarak zor durumda bırakacak hiçbir işlem yapmayın.
  • Birisi size birşey söylediğinde veya sizi rahatsız eden bir şey gönderdiğinde mutlaka ailenize haber verin. Kendi başınıza çözmeye çalışmayın, aileniz sizi yönlendirecektir.
  • Ailenizin koyduğu internetin kullanım kurallarına uyun. Bu kurallar sizin eğlenirken aynı zamanda güvende olmanızı sağlayacaktır.

Anlık Mesajlaşma (MSN gibi)

  • Mümkünse gizlilik ayarlarınızı sadece tanıdığınız kişilere izin verecek şekilde ayarlayın
  • Tanıdığınızı düşündüğünüz kişilerin bile zannettiğiniz kişi olmama ihtimalini düşünerek bilgilerinizi paylaşmayın.
  • Sizi şaşırtan bir yazışmada (bildiğinizi zannettiğiniz arkadaşınız bile olsa) mutlaka ailenize haber verin.
  • Sizi ailenizin veya öğretmenizin aleyhine kışkırtacak yazışmalarda her durumda karşıdakine şüphe ile yaklaşın ve ailenize haber verin

Sosyal Medya

  •  Gizlilik ayarlarını sadece arkadaşlarınızın göreceği şekle getirin.
  • Fotoğraflarınızı ve özel bilgilerinizi paylaşırken bu bilgilerin tanımadığınız kişilere de gidebileceğini düşünün
  • Internette hiçbir şeyin silinmiyor olacağını bilin ve bütün paylaşım ve yazışmalarınızı ona göre yapın
  • Yaptığınız faaliyetlerin okul ve iş hayatınızda sizin için iz bırakacağını düşünün.
  • Başkalarının özel bilgilerini paylaşırken aynı hassasiyeti gösterin.
  • Kendi isminizi internette tarayın ve sanal isim ikizleriniz varsa onları ve yaptıklarını takip edin.

2. Adım olan çocuğu bilinçlendirmek için önemli başlıkların çoğundan bahsetmiş olduk. Sonraki yazımda 3. adım olan ‘güven ortamı oluşturmak’ konusuna ve dikkat etmemiz diğer konulara  da değinmek istiyorum.

 

Nedir bu Consumerisation?

‘Consumerisation’ son dönemde sıkça duyduğumuz kelimelerin başında geliyor. Kelimeyi bilgisayarımda yazdığımda bu kelimenin henüz yolun başında olduğunu görüyorum. Zira kelime işlemcim bile kelimeyi algılayamadı. Peki bu fenomen nasıl hayatımıza girdi?

‘Consumerisation’ kurumların bünyesinde çalışanların kendi cihazlarını şirket ağına dahil etmesinden çok daha fazlası aslında. İşin özünde şu yatıyor; consumerisation yenilikçi bilgi teknolojilerinin evde nasıl kullanılabileceğini ve iş yaşamına nasıl adapte edilebileceğini tarif ediyor. Bu değişimi net olarak dört kelimede tarif etmek mümkün; beklenti, görünürlük, fayda ve esneklik.

Büyük Beklentiler
İnternet elbette günlük hayatımızın bir parçası haline geldi. Yediden yetmişe hemen herkes hayatının önemli bir kısmını internette geçiriyor. Excite, Hotmail ve Yahoo gibi geniş ölçekli, bedava web e-posta servisleri yaklaşık 20 yaşında; aynı şeyler anında mesajlaşma servisleri için de söylenebilir. Sosyal ağlar AOL’un 1989’da açılmasından bu yana bir şekilde hayatımızın içinde yer alıyor. Uygulama Servis Sağlayıcı (USS) nokta com dönemine kadar uzanıyor ve bilgisayar donanımı gün geçtikçe daha küçük hale geliyor.

Bugünün mezunları birbiriyle tamamen bağlı bir dünyada büyüdü ve hayatlarının tüm alanlarını bu dünya ile doldurdu. Artık web 2.0 kullanmadan yeni bir iş bulmayı beklemenin, telefon ve e-posta alıp vermek gibi basit iletişim araçlarını kullanamadan iş bulmayı beklemekten farkı yok.

Peki, neden şimdi?
Tamamen görünürlük, fayda ve esneklikle ilgili. Teklifin kapasitesi, çekicilikleri ve ölçeklenebilirlikleri geçmişten beri maliyetle sınırlandırıldı. Bir cep telefonunun, tabletin ya da bant genişliğinin maliyetini her zaman bir bariyer oldu. Bunun anlamı şuydu; satın alma gücü, bu teknolojilerin kullanımını ve daha da önemlisini kullanımın kontrolünü kurumlara taşıma anlamını geliyordu.

Son teknolojik gelişmeler oyun alanını değiştirmekle kalmadı; oyunun kendisi değişti. Veri taşıma maliyetleri hem geniş bantta hem de 3G bağlantısında düştü ve sınırsız kullanım paketleri, hayatımızın normlarından biri haline geldi. iPhone’un yarattığı etki cihaz tercihlerini son kullanıcı yönüne çevirdi ve Android’in başarısı bu yönelimi genişletti. iPad’in başarısı da dizüstü bilgisayarları masaüstü bilgisayarların durumuna düşürdü. Twitter, Facebook, Google Apps, Amazon Web Servisleri, Apple’ın yeni iCloud’u gibi bulut servisleri işbirliği ve iletişim platformlarını kurum sınırlarından çıkartıp kullanıcının eline kadar getirdi.

Bizler artık nerede olursak olalım, hangi donanıma sahip olursak olalım işimizin istediğimiz anda görünür olmasını istiyoruz ki bu saydığımız özellikler Bulut’un karakteristik özelliklerinden bir kaçını oluşturuyor. Dosya paylaşım servisleri, sanal sunucuların kullanılabilirliği, sosyal ağlar, bloglar, vikiler, anında mesajlaşma, kamusal internet bağlantı noktaları, düşük maliyetli mobil internet, yüksek performanslı donanım ve tüm bunların işbirliği aslında eski çevrenin yeni içyapımızı oluşturduğu anlamına geliyor. Bu müşteri servislerinin bir araya gelmesiyle sizin merkez ofiste oturup, hiç şirket ağına bağlantı kurmadan ve tüm ihtiyaçlarınızı karşılayabilmeniz ve işinizi etkin şekilde yürütebilmeniz tamamen mümkün hale geldi.

Şirket kördür!
İş e-postalarıma 3G tabletimden bir web arayüzü kullanarak ulaştığımda ve dosyalarımı senkronize etmesi için halka açık bir dosya paylaşım servisi kullandığımda, dizüstü bilgisayarım masamda zincirli halde kaldığında ve benim iş hayatım mobil olduğunda, ben sosyal ağları profesyonel iletişim aracı olarak kullandığımda ve VPN’e bağlanmadığımda, şirket kör mü olur?

Doğru bir consumerisation stratejisi, 3G gibi halka açık ağlar üzerinden kurumsal varlıklara bağlanabilen herhangi bir cihazın yönetimini oluşturmaya ihtiyaç duyar. Kurumsal ve kişisel içeriğin kullanıcının sahip olduğu cihazda sınırlar aşılmayacak şekilde ayrılması gerekir. Ayrıca consumerisation’ın sadece çalışanların kullanmayı seçtiğini cihazlar olmadığını unutmamak gerekiyor. İçeri ve dışarıdaki bilgi ve servislere erişimin, ortaya çıkacak yeni belirleyiciler ışığında yeniden incelenmesi gerekir. İlk sıralarda yer alan, öncü şirketler gerçeğin onları bulduğunu ve bu doğrultuda politikalarını, pratiklerini ve belki de en önemlisi çalışmalarını gözden geçirmeleri gerektiğinin farkına varmalıdır. Trend Micro tarafından 2009 yılında sponsor olunun ve Economist Intelligence Unit tarafından hazırlanan çalışmada belirtildiği gibi, “Birçok eğitim, çalışma ve organizasyonel deneyimleme, daha iyi teknolojilerin üretkenliğini baltalamadığını ya da şirkete zarar vermediğini ortaya koymaktadır. Yakında şirket bunun üstesinden gelmeye başlar, daha da yakında teknoloji eşitliğinin faydaları gelmeye başlar.”

Ebeveynler Çocuklarına Dijital Yaşam Kurallarını Nasıl Anlatabilir? 1. Bölüm

Sibel Yılmaz

Nasıl ki trafik kazaları oluyor diye trafiğe çıkmamazlık edemiyorsak, Internet’te de tehlikeler olmasına rağmen faydalarından çocuğumuz men edemeyiz.  Trafik Kuralları gibi Dijital yaşamdaki kuralları da öğretmemiz gerekiyor.

Ebeveynlerin öncelikle internetteki olası tehlikeler konusunda bilinçlenmeleri  ve çocuklarını da bilinçlendirmeleri gerekmekte. Ebeveyn çocuğuna olası bir problemde rahatça paylaşabileceği bir güven ortamı oluşturursa çocuk problem yaşasa da bunu ailesi ile paylaşacak ve tehlikeli tuzaklara düşmeyecektir.

Peki Neler yapmalıyız? Yapabileceklerimizi 3 başlıkta toplayabiliriz.

1. Bazı güvenlik yazılımları ile kişinin kontrol edemeyeceği tehlikeli yazılımların bilgisayarınıza bulaşmasını önleyebilirsiniz.

2. Çocuğun Biliçlendirilmesi: Bu sınırlamalar çocuğu  kendi isteği ile yapabileceği  hataları engellemez. Örneğin çocuk hiç tanımadığı biri ile arkadaş olup onunla uygun olmayan yazışmalar yapıyorsa bunu ancak o çocuğu bilinçlendirerek yapabilirsiniz.

3. Çocuğa kötü bir deneyim yaşasa bile bunu size anlatabileceği bir güven ortamını yaratmak gerekli ki çocuk bir siber zorbalığa maruz olduğunda sizinle korkmadan bunu paylaşabilsin.

Yazımın bugünkü bölümünde teknik sınrlamalardan bahsetmek istiyorum.

  • Çocuğun kullandığı bilgisayara farkında olmadan gelebilecek zararlı yazılımlara karşı (virüsler, bilgi çalan casus yazılımlar, truva atları gibi zararlı yazılımlar)   korma sağlamak üzere bir güvenlik yazılımı yüklemek gereklidir. Bu yazılımın bilinen markaların güvenlik yazılımı olduğundan emin olun zira internet üzerinden bedava antivirus yazılımı olduğunu söyleyerek bilgisayarınıza sizin isteğiniz üzere yüklenen Tuzak antivirus yazılımları bulunmaktadır. Bunlara kanmayın. Güvenlik yazılımları çok pahalı yazılımlar değil. 50, 60 Tl  ye bu yazılımları lisanslı alabiliyorsunuz.
  • Bu güvenlik yazılımları ebeveyn kontrol içeren yazılımlarsa çocuğunuzun günde kaç saat internete gireceğini, hangi sitelerin ve hangi kelimelerin yasaklı olduğunu belirleyip filtre koyabilirsiniz.
  • Çocuğun arkadaş listesini kontrol ederek arkadaş olduğu kişileri gerçekte tanıyıp tanımadığını internet üzerinden tanıştığı kişiler olup olmadığını anlayabiliriz.

Bunları yaparsanız güvenlikle ilgili ilk adımı atmış olursunuz. Sonraki adımları da diğer yazımda anlatıyor olacağım.

Hepimiz İçin Güvenli Internet

Özellikle internetteki Tehlikeler, Özgürlükler & Sınırlamalar gibi konuların sıkça konuşulduğu günümüzde birçok ebeveynin kafası oldukça karışık. İnternetin kişinin gelişimine kattığı bunca faydanın yanı sıra bu ortamda oluşabilecek bazı riskler  konuyu detaylı bilmeyen bazı anne-babaların çocuklarına interneti tamamen yasaklaması yolunu bile tercih  etmelerine yol açıyor.

 Bu konuda  çalıştığım firmanın içerik  güvenliğine  odaklı firma olması, 19 yıllık Bilgi İşlem sektör deneyimimin getirdiği bilgi birikimi biraraya gelince, bildiklerimi, kendi çocuklarımla yaşadığım deneyimlerimi ve hissettiklerimi paylaşarak ebeveynlere, gençlere, çocuklara ve ihtiyaç duyabilecek her bireye  fayda sağlamak  amacıyla bu bloğu yazmaya karar verdim.

Trend Micro, internet güvenliği   konusunda aile ve çocukları bilinçlendirmek adına zaten uluslararası boyutta çalışmalar yapan bir içerik güvenlik şirketi.  Birçok Trend Micro sitesinde bu konudaki makale ve yazılar paylaşılıyor fakat çoğu İngilizce.  İçerik Güvenlik  Çözümleri sağlayan Trend Micro’nun Akdeniz Ülkeleri Pazarlama Müdürü olmanın yanında benim de interneti aktif  kullanan 11 yaşında bir kızım ve yakın zamanda interneti aktif kullanmaya aday bir oğlum var. Bu nedenle ebeveynlerin neler yaşayabileceğini tahmin edebiliyorum. Bu kapsamda Türkçe bir blog oluşturarak deneyimlerimi ve faydalı olduğunu düşündüğüm içerikleri Türkiye’de de aileleri bilinçlendirmek üzere kendi dilimizde paylaşmak istedim.

Aileler ve Çocuklar İçin bilinçli  ebeveynlerle güvenli bir internet ortamı oluşmasına katkıda bulunmak dileğiyle,

Sibel Yılmaz

Sibel_yilmaz@trendmicro.com

Çocuk kimlik hırsızlığı ile ilgili yapabilecekleriniz

Lynette T. Owens

Çocuk kimlik hırsızlığı son dönemde hızlı bir yükseliş içinde.

Kimlik Hırsızlığı Kaynak Merkezi’ne (KHKM) göre, çocukların kimlik bilgileri genelde finansal kazanç ya da bir sabıkanın temizlenmesi için kullanılıyor. Bunu ilk olarak duyduğumda, kulaklarıma inanamamıştım. Kim 5 yaşındaki bir çocuktan para çalmaya yeltenir ki?

2009 Temmuz’undan bu yanan KHKM’nin rakamlarına göre, sadece ABD’de 4000 civarında kimlik hırsızlığı vakasıyla karşılaşılmış. Bu rakamın yüzde 10’u çocuk kimliklerinden oluşuyor. Bu rakamlar az gibi görünse de dünya çapında belki de milyonlarca kimlik hırsızlığı vakası görüldüğünü hatırlatmakta fayda var.

Hem de hiç olmasına ihtimal vermediğiniz bir suç için bir ebeveyn olarak beni oldukça endişeye sevk etti.

Genelde çocuk kimlik hırsızlığı bilgileri çalınan çocukla bir şekilde bağlantısı bulunan biri tarafından gerçekleştiriliyor. Ya ebeveynlerden biri, teyze/amca, kuzen ya da bir aile dostu tanıdık çıkıyor. Ancak son yapılan araştırmalar gösteriyor ki artık internet dışında bağlantısı bulunmayan suçlular da kimlik hırsızlığı yapabiliyor.

ABD’de eğer bir sosyal güvenlik numarası edindiyseniz kredi çekmekten, iş başvurusu yapmaya kadar birçok konuda hak sahibi olursunuz. Genelde de yeni doğan bebeklerin sosyal güvenlik numaraları kendilerine birkaç gün içinde verilir. Bu numara bir kağıda basılarak ailenin yaşadığı yere postalanır.

Ancak bazılarının sosyal güvenlik numaranıza ulaşabilmesi için bu kağıdı çalması gerekmiyor. KHKM’nın kurucu ortaklarından Lynda Foley’a göre, sizin sadece doğum yeriniz ve tarihini bilmeleri sosyal güvenlik numaranızı öğrenmeleri için yeterli oluyor.

Kimliği çalındığının farkında olmayan çocuklar genelde bu acı tabloyla ancak yetişkin olmaya yaklaştıkları sırada yaptırmaya çalıştıkları bankacılık işlemleri sırasında fark edebiliyor. Ancak tabii olarak iş işten geçmiş oluyor.

Peki, bir ebeveyn, öğretmen ya da sorumlu bir kişi bu konuda ne yapabilir? Hem çocukların hem de yetişkinlerin çocuk kimlik hırsızlığı konusunda yapabileceği birçok şey bulunuyor:

1-      Paylaşmadan önce düşün. Çocuklar, yabancılarla dahi ne kadar bilgi paylaşması gerektiğini bilemeyeceği için yönlendirilmelidir. Ayrıca kimlik hırsızlığına karşı bilgilendirilmeli ve kimlik hırsızlığı neticesinde ne gibi sorunlarla karşılaşabileceği anlatılmalıdır. Peki ya biz yetişkinler çocuklarımız, kuzenlerimiz ya da komşularımızla ilgili internette neler paylaşıyoruz? Kardeşinizin bebeği olduğunda sosyal ağlarda bu haberi vermeden önce kimlik hırsızlığına kurban gidebileceğini aklınızdan çıkarmayın. (Hatırlayın: Sadece doğum tarihi ve yeri yeterli olabilir)

2-      Çocuklarınızın isimlerini kullanmayın. Mümkün olduğunca yetişkinler çocuklarının gerçek isimleri yerine takma isimler kullanmasını teşvik etmeli. Oyun oynanan sitelere girerken ya da sosyal ağlarda bir profil hazırlarken çocukların kendi isimlerini kullanmamaları gerekiyor.

3-      Gizlilik ayarlarını kullanın. Sosyal ağ fanatikleri için söylüyorum: Neler yaptığınızı ya da paylaştığınızı sadece güvendiğiniz insanların gördüğünden emin olun.

4-      An be an güncellenen güvenlik yazılımları kullanın. Kimlik hırsızlığı çevrimiçi olduğu kadar çevrimdışı ağlarda da gerçekleşebiliyor. Her zaman bilgisayarınız ya da akıllı telefonunuzda bilgi çalan zararlı yazılımları engellemek için iyi bir güvenlik yazılımı barındırın. Kişisel bilgilerinizin yer aldığı tüm cihazlarda güvenlik yazılımı kullanın.

5-      Parçalayın ve kilitleyin. KHKM’nin önerisine göre, çocuklarınız ve sizinle ilgili kişisel bilgileri barındıran tüm belgelerinizi küçük parçalara ayırın ve mümkün oluyorsa posta kutunuzda saklayın.

Eğer kimlik hırsızlığı ile karşılaşırsanız bununla ilgili kurumlara başvurmaktan çekinmeyin.

Orjinal makale: What you can do about Child Identity Theft